Döl Tutmama - Gebe Kalmama - Suni Dölleme
Çok önemli güncel bir problemi gündeme taşımak istiyorum. Konuyla alakalı görüşlerimi yansıtmak istiyorum.
Son yıllarda özellikle Holstein ırkı hayvanlarda karşılaştığımız en büyük problem hayvanların gebe kalmıyor olması yetiştiricimizin korkulu rüyası. Bu ciddi ve büyük bir problem, elindeki çok kıymetli damızlığı kaybetme korkusu var.
Peki problem nerede?
Uzun zamandır hayvanlarımıza süt verimi yüksek olan spermaları kullanarak hayvanlarımızın sütünü artırmayı planlıyoruz.
Süt verimi ile döl verimi birbirine tezat iki ilişkidir.
Birisi iyi olduğunda diğeri kötü olur. Bu kesinlikle olur ancak bunu tolere etmenin birkaç formülü var.
Eskiden Trakya hayvanları ortalama 27 litre civarında süt verirdi, şimdilerde ise Amerika'dan Kanada'dan ve Dünya'nın gelişmiş ülkelerinden ithal edilen spermaları sayesinde hayvanların sağrı yükseklikleri yukarı doğru çıktı. Canlı ağırlıkları arttı. Trakya'daki bir çok inek 700 kg ve üzerinde 40 litre süt verecek potansiyelde. Bu hayvanların özellikle doğum sonrası 60 gün içerisinde ortalama 25 kilo ve fazlası kuru madde tüketmesi gerekiyor.
Bu ise yaklaşık olarak kaba kesif 40 kilo karşıma denk gelir.
Hiç kimse bu kadar yemi hayvanın önüne koyamıyor yahut koysa da yediremiyor
Kaba yemler kaliteli değil, sindirilebilir değil. Buğday silajı, arpa silajı, yulaf silajı, Reygras gibi mısır silajından daha hızlı sindirilebilen kaba yem kültürümüz yok.
Mısır silajı desek odun!
30 /33 arası kuru madde 28 nişasta mısır silajı arasan bulamazsın. Kartlaşmış ve sertleşmiş odun gibi mısırlardan yapılan silajların içerisinde sindirilebilirlik değerleri çok düşük ve patlamamış daneler içeren bir mısır silajı bu hayvanların ihtiyacını karşılamaz.
Özellikle bu yüksek genetiğe sahip ineklerin doğumu ile birlikte en az on gün boyunca 500 gr günlük propilen glikol almaları gerekiyor.
Hayvanın verdiği sütün içerisindeki enerji, protein ve laktoz oranını karşılayabilecek içerikte bir yem önüne konulmadığı için negatif enerjiye düşüyor. 3:50 puan vücut kondisyon skoru ile doğum yapan hayvan doğum sonrası 60 gün içerisinde 2:50 skorun altına düşüyor. Bunu önlemeden hayvanı gebe bırakamazsınız.
Bunu önlemenin tek yolu ise hayvanı bypass enerjiyle beslemek zorundasınız.
Bu da ancak bypass yağı, yahut propilen glikol ile olur.
Pekmezle, şerbetle, melasla olmaz.
Peki ne yapmalı?
Ya hayvan beslemeyi öğrenmelisiniz ya da eskiden olduğu gibi süt verimi yönünde hayvanları selekte edeceğimize verimli yaşam kriterine ve döl tutma oranına göre Sperma kullanmalıyız.
Döl tutmanın önündeki diğer engeller ise;
Hayvanın ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri verdiğini zannetmektir.
Yem fabrikasının verdiği yemin içerisindeki vitamin ve mineraller bu yüksek süt verimi ineklerin ihtiyacını karşılamaz.
Ekstra takviye vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır.
Yine işkembe ortamını rahatlatacak sodyum bikarbonat ve magnezyum oksit katkılı vitamin mineraller özellikle hayvanlar gebe kalıncaya kadar rasyonda bulundurulmalıdır.
Gebe kaldıktan sonra erken embriyonik ölümün önlenmesi için yine kondisyonu düşük hayvanlara propilen glikol uygulaması ağızdan uygulanmalıdır.
Hayvanları ağızdan bunu yapmak zor ve meşakkatli bir iştir.
- Ayrıca kullanılan spermaların mikroskop altında hareketliliği canlılığı ve hayatta kalma süreleri gözlemlenmeli
- Fertilitesi yüksek spermalar tercih edilmelidir
- Suni tohumlama uygulayıcıları işlerini yaparken kendilerine öğretilen bütün teknik detayları sıralamasına uygun şekilde yapmalıdır.
- Kızgınlık takibi bu olayın en önemli noktalarından birisidir.
Veteriner hekimler bilinçli olarak çağrıldığı tohumlamaları hep geç kalırlar. Bunu aslında bilerek yaparlar. Aslında doğru da yaparlar. Yetiştiricimiz hayvanın ilk kızgınlığında hemen tohumlamasını ister ama gerçek tohumlama saati kızgınlığın yarısından sonraki evresidir.
Bu konuda hekimlere güvenin!
Siz yetiştiriciler olarak kızgınlık takibini iyi yapın.
Kısacası beslenme bu işin temelini oluşturuyor.
Aslında suni tohumlama ve genetik ilerleme ile birlikte hayvan besleme kültürümüz eşit oranda artmadı.
Çok hızlı bir genetik ilerleme yaşıyoruz özellikle Trakya, Bursa, İzmir, Balıkesir ve Burdur bölgesinde.
Ancak aynı hızla besleme kültürümüz artmıyor.
Eski kafa ile hayvan beslemeye devam ediyoruz.
Buda hayvanımızın ihtiyacını karşılamıyor hayvandan aynı anda süt ve döl beklentimiz suya düşüyor.
Bütün bu anlattıklarımıza rağmen hayvanlarını gebe bırakmakta zorlanan yetiştiricilerimiz varsa onlara yardımcı olmak isteriz.
Şimdilik Allaha emanet olun